Yâsîn
Sûresi'nin Gizemli Dünyası: Metinlerde Saklı Sırlar ve Ruhani Uygulamalar
Üzerine Bir İnceleme
1.0 Giriş:
Kur'an'ın Kalbinden Ezoterik Boyuta
İslam geleneğinde Yâsîn Sûresi, kendisine
atfedilen "Kur'an'ın Kalbi" unvanıyla merkezi bir konuma sahiptir. Bu
tabir, onun teolojik ve manevi derinliğini ifade ederken, kaynak metinler bu
yüzeysel tanımlamanın ötesinde, sûrenin çok daha derin, gizemli ve operasyonel
bir boyutunu ortaya koymaktadır. Bu metinler, Yâsîn Sûresi'ni sadece ilahi bir
mesajın taşıyıcısı olarak değil, aynı zamanda belirli ruhani (manevi ve
metafizik) hedeflere ulaşmak için kullanılan karmaşık bir anahtar sistemi olarak
sunar. Sûrenin ayetleri, kelimeleri ve hatta harfleri, ilahi isimler ve özel
yeminlerle birleşerek, maddi ve manevi alemler üzerinde etki kurmayı amaçlayan
bir güç formülüne dönüşür.
Bu incelemenin temel amacı, söz konusu kaynak
metinler çerçevesinde Yâsîn Sûresi'nin bu ezoterik (batıni, gizli) yapısını
deşifre etmektir. Metinlerde sûrenin nasıl bir ruhani teknoloji olarak
kavramsallaştırıldığını, hangi mekanizmalarla aktive edildiğini ve hangi
amaçlar için kullanıldığını analiz edeceğiz. Bu yolculuk, sûrenin lafzının
ardında yatan ve Havâs ilmi geleneği içinde şekillenen gizli potansiyeli
aydınlatmayı hedeflemektedir. İncelememiz, bu ruhani potansiyelin hangi
teolojik temel üzerine inşa edildiğini anlamakla başlayacaktır.
2.0 Yâsîn
Sûresi'nin Temeli: Vahyin Mesajı ve Ruhani Potansiyeli
Yâsîn Sûresi'ne dayalı ezoterik uygulamaların
derinliğini kavramak, öncelikle sûrenin kendi teolojik mesajını ve içerdiği
temel kavramları anlamayı gerektirir. Kaynak metinlerdeki ruhani formüller, bu
temel üzerine inşa edilmiştir ve güçlerini buradan almaktadır. Sûrenin
başlangıcı olan "Yâsîn ve'l Kur'âni'l Hakîm" (Yâsîn. Hikmet
dolu Kur'an'a andolsun ki...) ifadesi, metnin ilahi bir bilgelik ve güç kaynağı
olduğunu en başından ilan eder.
Sûrenin temel teolojik temaları arasında
peygamberliğin doğruluğu, yeniden dirilişin mutlaklığı ve Allah'ın yaratma
kudretinin sınırsızlığı yer alır. Özellikle "İnnâ nahnu nuhyi'l mevtâ
ve nektubu mâ kaddemû ve âsârahum" (Şüphesiz biz, ölüleri diriltiriz
ve onların önden gönderdiklerini de, eserlerini de yazarız) ayeti, ilahi
iradenin yaşam ve ölüm üzerindeki mutlak kontrolünü vurgular. Bu kontrol fikri,
ezoterik uygulamaların temel mantığını oluşturur. Eğer Allah ölüleri
diriltebiliyorsa, O'nun isimleri ve ayetleri aracılığıyla dünyevi işlerin
yönlendirilmesi de mümkündür.
Bu bağlamda iki kilit kavram öne çıkar:
- İmâmın Mübîn (Apaçık Kayıt): Sûrede
geçen "ve kulle şey'in ahsaynâhu fî imâmin mubîn" (Biz,
her şeyi apaçık bir kayıtta sayıp döktük) ifadesi, evrendeki her şeyin
ilahi bir bilgi sisteminde kayıtlı olduğu fikrini sunar. Bu kavram,
olayların ve varlıkların kaderine müdahale etme veya en azından bu ilahi
bilgiden yararlanma potansiyelini barındıran bir kapı olarak yorumlanır.
Bu "apaçık kayıt" fikri, ilerleyen bölümlerde göreceğimiz üzere,
Fatiha'nın her ayetinin belirli bir melek, hizmetkâr ve ilahi isim
grubuyla sistematik olarak eşleştirilmesinin ezoterik temelini oluşturur; bu
listeler, adeta o ilahi kaydın bir yansıması veya ona erişim kodları
olarak sunulur.
- Kün fe yekûn (Ol der, o da oluverir): Sûrenin
son ayetlerinden olan "İnnemâ emruhû izâ erâde şey'en en yekûle
lehu kun fe yekûn" (Bir şeyi dilediği zaman, O’nun emri yalnızca
"Ol!" demektir; o da hemen oluverir) ayeti, ilahi iradenin
aracısız ve anlık yaratma gücünü ifade eder. Bu ilke, duaların ve
azimetlerin neden anında etki etme potansiyeli taşıdığına dair teolojik bir
zemin sunar.
Bu temel teolojik ilkeler, Yâsîn Sûresi'ni pasif
bir metin olmaktan çıkarıp, ilahi gücü harekete geçirme potansiyeli taşıyan
aktif bir araca dönüştürür. Bir sonraki bölümde, bu potansiyelin Havâs ilmi
çerçevesinde nasıl sistematik bir şekilde kullanıldığını ve "Azimet"
kavramının bu sistemdeki rolünü ele alacağız.
3.0 Ezoterik
Çerçeve: Azimet, Havâs ve Ruhani Varlıklar Alemi
Kaynak metinlerde sunulan uygulamaların
arkasındaki dünya görüşünü anlamak, üç temel kavramın incelenmesini gerektirir:
Azimet, Havâs İlmi ve bu ilmin muhatap aldığı ruhani varlıklar hiyerarşisi. Bu
çerçeve, Yâsîn Sûresi'nin nasıl bir komut mekanizmasına dönüştürüldüğünü
açıklar.
Azimet ve Kasem: Ruhani Varlıklara Yönelik Emir
Mekanizması Metinlerde sıkça tekrarlanan Azimet ve Kasem
(yemin), belirli bir işin yapılması için ruhani varlıklara yöneltilen kesin ve
bağlayıcı bir emri veya yemini ifade eder. Bu, basit bir duadan farklı olarak,
ilahi güç ve isimler adına yapılan bir yetki kullanımıdır. "Azmetu
aleykum yâ ma'şere'l ervâhi'r rûhâniyye..." (Ey ruhaniler topluluğu,
size emrediyorum/yemin veriyorum...) gibi ifadeler, bu mekanizmanın temelini
oluşturur. Burada uygulayıcı, kendi şahsı adına değil, Allah'ın izzeti, yüzünün
nuru ve isimlerinin hakkı adına konuşarak ruhani varlıkları belirli bir görevi
yerine getirmeye mecbur kılan bir antlaşma dili kullanır. Bu emir dili,
uygulayıcının kendisini ilahi bir otoritenin vekili olarak konumlandırdığını
gösterir. Kişisel arzusunu, Allah'ın isimlerinin ve ayetlerinin kozmik düzeni
sağlayan gücüyle birleştirerek, talebini kişisel bir ricadan evrensel bir
yasanın icrasına dönüştürmeyi hedefler.
Havâs İlmi: Güç Formüllerinin Bilimi Bu
uygulamalar, Havâs İlmi (Harflerin, Kelimelerin ve Ayetlerin Gizli
Özellikleri İlmi) adı verilen daha geniş bir ezoterik disiplin içinde yer alır.
Bu ilme göre, Kur'an ayetleri ve Allah'ın isimleri (Esmâü'l-Hüsnâ), belirli
şekillerde bir araya getirildiğinde kozmik ve ruhani bir etki yaratma
potansiyeline sahip "güç formülleri" oluşturur. Kaynak metinler,
Yâsîn Sûresi'nin ayetlerini, Esmâü'l-Hüsnâ'dan seçilmiş isimlerle (örn. Yâ
Hayyu, Yâ Kayyûm, Yâ Azîz, Yâ Cebbâr) ve hatta anlamı sadece bu gelenek içinde
bilinen özel ezoterik isimlerle (örn. Litahtîl, Kecṭafciyûş) birleştirerek bu
formülleri inşa eder.
Ruhani Varlıklar Hiyerarşisi Azimetler,
belirli bir hiyerarşiye sahip olduğu anlaşılan ruhani varlıklar alemine
yöneliktir. Metinlerde bu varlıklar farklı kategorilerde anılır:
- Melekler: Başta
Cebrail, Mikail, İsrafil ve Azrail olmak üzere büyük melekler, bu duaların
en üst düzey muhataplarıdır. Ayrıca Rukyâîl, Sarfeyâîl, Semsâîl gibi
isimlerle anılan diğer melekler de belirli görevleri (örneğin Fatiha'nın
ayetleriyle ilişkili görevler) yerine getirmek üzere çağrılırlar.
- Ruhaniler (Ervâhı Rûhâniyye): Bu,
meleklerin alt kategorisinde yer alabilen veya onlardan ayrı olarak kabul
edilen, "ruhsal varlıklar" için kullanılan genel bir terimdir.
Kendilerine genellikle Allah'ın mutlak gücü ve kudreti hatırlatılarak
hitap edilir ve emre itaat etmeleri istenir.
- Mevkeller ve Hadimler (Hizmetkârlar): Bu
varlıklar, belirli ayetlere, isimlere veya günlere "hizmet
etmekle" görevli ruhani hizmetkârlardır. Metinlerde geçen "ecib...
ente ve huddâmike..." (...sen ve hizmetkârların icabet edin...)
ifadesi bu yapıyı açıkça gösterir. Kaynak metinlerde sistematik bir
şekilde anılan bu varlıklara Müzhib, Abyad, Ahmer, Burkan, Şemhureş (veya
Şemhûruş) ve Meymun gibi isimler örnek verilebilir. Bu
varlıkların, kendileriyle ilişkili olan ilahi isim veya ayetin gücüyle
harekete geçtiği kabul edilir.
Bu ezoterik çerçeve, Yâsîn Sûresi'nin ayetlerini,
evrenin işleyişine müdahale edebilecek ruhani güçleri harekete geçiren bir dizi
komut ve anahtar olarak kullanır. Bir sonraki bölümde, bu varlıkları harekete
geçirme sürecinin pratik adımları ve mekanizması daha detaylı incelenecektir.
4.0
Uygulamanın Mekanizması: Yâsîn Sûresi ile Yapılan Ruhani Çağrılar
Önceki bölümlerde ele alınan teorik çerçeve,
kaynak metinlerde sunulan somut uygulamalarla hayata geçirilir. Bu bölüm, Yâsîn
Sûresi'nin ezoterik kullanımının "nasıl" işlediğini, ruhani
çağrıların yapısal unsurlarını ve bu unsurların bir araya gelerek nasıl bir
etki mekanizması oluşturduğunu ortaya koymaktadır.
Uygulamaların merkezinde yer alan en belirgin
amaç, "Sehhir lî kulûbe cemî'i benî Âdem ve benâti Havvâ"
(Bütün Âdem oğullarının ve Havva kızlarının kalplerini bana boyun eğdir/bana
musahhar kıl) ifadesinde özetlenir. Bu talep, sadece romantik bir sevgi
arayışını değil; aynı zamanda sosyal ve profesyonel hayatta saygı görme, kabul
edilme, sözünün dinlenmesi ve etki alanının genişletilmesi gibi daha kapsamlı
hedefleri de içermektedir. Bu, insanların kalplerini ve zihinlerini olumlu
yönde etkileme arzusunun ruhani bir ifadesidir.
Kaynak metinlerdeki "Azimet" ve
"Dua" bölümleri incelendiğinde, belirli bir yapısal formülün
tekrarlandığı görülür. Bu formül, farklı ruhani katmanları adım adım aktive
ederek nihai hedefe ulaşmayı amaçlar. Bu yapı aşağıdaki tabloda özetlenmiştir:
|
Yapısal Unsur |
Kaynak Metinden Örnek İfade |
Türkçe Açıklaması ve Amacı |
|
Ayet/Bölüm Okuması |
"Yâsîn ve'l Kur'âni'l Hakîm..." |
Yâsîn Sûresi'nin ilgili bölümünün okunması,
ruhani gücün temelini ve meşruiyet kaynağını oluşturur. |
|
Kasem/Yemin |
"Aksemtü aleykum bi havlillâhi ve
kuvvetihî..." |
Allah'ın gücü ve kudreti adına ruhani
varlıklara yemin verilerek, onların göreve sadakatle bağlanması hedeflenir. |
|
Esmâü'l-Hüsnâ Çağrısı |
"Yâ Hayyu yâ Kayyûm..." / "Yâ
Azîz yâ Cebbâr..." |
Allah'ın belirli isimleriyle nida ederek, o
isimlerin tecellisinin (belirginleşmesinin) ve gücünün davete dahil edilmesi
amaçlanır. |
|
Melek ve Ruhani Çağrısı |
"Ecib yâ Rukyâîl ente ve
huddâmike..." |
İsmi belirtilen meleğin ve ona bağlı
hizmetkârların (hadimlerin), emredilen işi yapmak üzere somut olarak
çağrılmasıdır. |
|
Ezoterik İsimler |
"...bi hakkı Litahtîl" / "...bi
hurmeti seydike Kecṭafciyûş" |
Anlamları yalnızca ezoterik gelenekte bilinen,
özel güçlere sahip olduğu kabul edilen "güç kelimeleri"
kullanılarak etkinin artırılması ve spesifik ruhani kanalların aktive
edilmesi hedeflenir. |
|
Amaç Bildirimi |
"Sehhir lî kulûbe cemî'i benî
Âdem..." |
Yapılan tüm bu ritüelin nihai hedefinin net,
açık ve kesin bir dille ifade edilerek enerjinin odaklanması sağlanır. |
Bu yapıya ek olarak, metinler Fatiha Sûresi'nin
de Yâsîn Sûresi ile entegre bir şekilde kullanıldığını göstermektedir.
Özellikle "Hizbu Havâssı Sureti'l Fatiha ve Suret-i Yasin"
bölümünde Fatiha'nın her ayeti, belirli bir melek ve onun hizmetkârını harekete
geçiren bir anahtar olarak sunulur. Örneğin, "İyyâke na'budu ve iyyâke
nesta'în" (Ancak sana kulluk eder ve ancak senden yardım dileriz)
ayeti, melek Mîkâîl ve ona bağlı hizmetkârları göreve çağırmak için bir vasıta
olarak kullanılır. Bu, iki büyük sûrenin ruhani potansiyellerinin
birleştirildiği karmaşık bir sistemin varlığına işaret eder. Bir sonraki
bölümde, bu mekanizmaların kullanıldığı spesifik dua örnekleri daha yakından
incelenecektir.
5.0
Metinlerden Örnekler: Yâsîn Duaları ve Sırları
Önceki bölümlerde ortaya konan teorik çerçeve ve
uygulama mekanizmaları, kaynak metinlerdeki somut dua ve azimet örnekleriyle
canlanır. Bu örnekler, Yâsîn Sûresi'nin ruhani potansiyelini aktive etmek için
geliştirilmiş farklı yöntemleri ve katmanlı yapıları gözler önüne serer.
"Dua-yı Yâsîn": Sûrenin Ayetleriyle
Allah'a Yakarış
Metinlerde yer alan "Dua-yı Yâsîn",
sûrenin kendi ayetlerini ve mucizevi ifadelerini birer referans noktası olarak
kullanarak doğrudan Allah'a yönelen bir yakarış formudur. Bu duanın mantığı,
sûrede anlatılan ilahi kudret eylemlerini hatırlatarak, benzer bir gücün talep
edilen hususta tecelli etmesini istemektir.
Alıntı (Arapça): "اللهم اني اسالك بيسين والقران الحكيم... يا من يحيي العظام
وهي رميم..."
Analiz: Bu ifadede dua eden kişi, "Ey çürümüşken
kemikleri dirilten!" diyerek Allah'a seslenir. Bu, Yâsîn Sûresi'nin en
çarpıcı temalarından birine doğrudan bir göndermedir. Buradaki mantık şudur:
Çürümüş kemikleri yeniden hayata döndürmeye muktedir olan Allah için, dua
edenin dünyevi veya manevi isteğini yerine getirmek çok daha kolaydır. Dua,
sûrenin içeriğini talebin meşruiyeti ve mümkünlüğü için bir delil olarak
kullanır.
"Hizbu Havâssı Sureti'l Fatiha ve Suret-i
Yasin": İki Sûrenin Güç Birliği
Bu bölüm, Kur'an'ın iki merkezi sûresini
birleştiren son derece sistematik bir yapı sunar. Fatiha Sûresi'nin yedi
ayetinin her biri, belirli Esmâü'l-Hüsnâ, Yâsîn Sûresi'nin farklı bölümleri ve
görevli bir melek (ve hizmetkârı) ile ilişkilendirilir. Bu yapı, adeta bir
ruhani kontrol paneli gibi işler:
- Elhamdülillâhi Rabbi'l Âlemîn: Bu ayet,
Yâ Hayyu (Ey Diri Olan) ve Yâ Kayyûm (Ey Her Şeyi Ayakta Tutan)
isimleriyle ve Müzhib isimli ruhani hizmetkârla bağlantılıdır.
- Errahmânir'rahîm: Bu ayet, Yâ Kuddûs (Ey Her Türlü
Eksiklikten Münezzeh), Yâ Selâm (Ey Esenlik Veren), Yâ Mu'min (Ey Güven
Veren), Yâ Muheymin (Ey Gözetip Koruyan) isimleriyle ve Cebrâîl
(a.s.) ile ilişkilendirilir.
- Mâliki Yevmiddîn: Bu ayet, Yâ Azîz (Ey Üstün Olan), Yâ
Cebbâr (Ey İradesini Zorla Kabul Ettiren), Yâ Mütekebbir (Ey Büyüklük
Sahibi), Yâ Hâlik (Ey Yaratan) isimleriyle ve Semsâîl isimli
melekle bağlantılıdır.
- İyyâke na'budu ve iyyâke nesta'în: Bu ayet,
Yâ Bâri' (Ey Kusursuzca Var Eden), Yâ Musavvir (Ey Şekil Veren), Yâ
Gaffâr (Ey Çok Bağışlayan), Yâ Kahhâr (Ey Her Şeye Galip Gelen)
isimleriyle ve Mîkâîl (a.s.) ile ilişkilendirilir.
- İhdina's-Sırâte'l-Müstakîm: Bu ayet, Yâ Vehhâb (Ey Çokça Hibe Eden),
Yâ Rezzâk (Ey Rızık Veren), Yâ Fettâh (Ey Kapıları Açan), Yâ Alîm (Ey Her
Şeyi Bilen) isimleriyle ve Sarfeyâîl isimli melekle
ilişkilidir.
- Sırâtallezîne en'amte aleyhim: Bu ayet,
Yâ Kâbid (Ey Sıkan, Daraltan), Yâ Bâsıt (Ey Açan, Genişleten), Yâ Hâfıd
(Ey Alçaltan), Yâ Râfi' (Ey Yükselten) isimleriyle ve Anyâîl
isimli melekle bağlantılıdır.
- Gayri'l-mağdûbi aleyhim ve le'd-dâllîn: Bu ayet
ise Yâ Mu'izz (Ey İzzet Veren), Yâ Muzill (Ey Zillete Düşüren), Yâ
Semî' (Ey İşiten), Yâ Basîr (Ey Gören) isimleriyle ve Kesfeyâîl
isimli melekle ilişkilendirilir.
İmam Cafer'e Atfedilen Azimet ve Ezoterik İsimler
İmam Cafer es-Sâdık'a atfedilen Azimet metni,
ruhani çağrının en ezoterik ve gizemli katmanını temsil eder. Bu metinde,
standart Arapça veya bilinen ilahi isimlerin dışında, özel "güç
kelimeleri" veya "ruhani frekanslar" olarak kabul edilen
ifadeler kullanılır:
"Mâlihin Mâlihin Şelhûyâ Şelhûyâ Kelkelbûyâ
Kelkelbûyâ..."
Bu gibi ifadelerin dilbilimsel bir anlamı olması
beklenmez. Bunun yerine, ruhani alemlerle iletişim kurduğuna, belirli
varlıkları harekete geçirdiğine veya belirli enerjileri çağırdığına inanılan
ses titreşimleri olarak işlev görürler. Metin, bu isimlerin ve yapılan yeminin,
Süleyman Peygamber'in (a.s.) cinler ve diğer ruhani varlıklar üzerindeki
hükümranlığıyla bağlantısını kurarak, çağrının gücünü ve bağlayıcılığını
pekiştirir.
Sonuç olarak, bu farklı metinler, Yâsîn
Sûresi'nin ruhani potansiyelini açığa çıkarmak için ayetler, ilahi isimler,
melek çağrıları, yeminler ve özel güç kelimeleri gibi birçok farklı katmanı
ustalıkla bir araya getiren karmaşık bir sistem sunmaktadır. Bu karmaşık
yapının nihai amacı ise bir sonraki bölümde ele alınacaktır.
6.0 Sonuç:
Nihai Amaç ve Ruhani Disiplin
Bu inceleme boyunca analiz edilen karmaşık
ritüeller, çok katmanlı dualar ve güçlü yemin ifadelerinin ardında yatan nihai
amacı ve ruhani felsefeyi anlamak, konuyu bütünlüklü bir sonuca ulaştırmak için
kritik öneme sahiptir. Kaynak metinler, Yâsîn Sûresi'ni bir güç kaynağı olarak
sunarken, bu gücün kullanımını belirli bir disiplin ve adanmışlık çerçevesine
oturtur.
Tüm bu ruhani etki ve kontrol arayışına rağmen,
metinlerin özünde nihai başvurunun ve gücün kaynağının daima Allah olduğu
bilinci yatar. Duaların ve azimetlerin sonunda yer alan "Bi rahmetike
yâ Erhame'r Râhimîn" (Ey merhametlilerin en merhametlisi, senin
rahmetinle [istiyorum]) gibi ifadeler, bu temel ilkeyi sürekli olarak
hatırlatır. Bu, yapılan tüm operasyonel işlemlerin, aslında ilahi rahmet ve
izne bağlı olduğu, uygulayıcının ise sadece doğru anahtarları kullanarak bu
rahmet kapısını çalan bir aracı olduğu anlayışını pekiştirir. Güç, ayetlerin
veya isimlerin kendisinden değil, onların sahibi olan Allah'tan gelir.
Ayrıca, metinlerde "Rijâl'ül Gayb"
(Gayb Erenleri/Görünmez Adamlar) gibi tasavvufi kavramlara yapılan atıflar, bu
uygulamaların izole bir büyü pratiği olmadığını, aksine daha geniş bir İslami
batıni (ezoterik) gelenek içinde yer aldığını göstermektedir. Bu, uygulamanın
sadece teknik bir işlemden ibaret olmayıp, aynı zamanda belirli bir manevi
olgunluk ve hiyerarşi içinde gerçekleştiğine işaret eder. Bu erenlerden yardım
istenmesi, bireysel çabanın ötesinde, manevi bir topluluğun desteğine duyulan
ihtiyacı da ortaya koyar.
Netice olarak, kaynak metinlerin ışığında Yâsîn
Sûresi, okunup sevap kazanılan bir metin olmanın çok ötesinde bir anlama
kavuşmaktadır. O, doğru anahtarlar (Esmâü'l-Hüsnâ), doğru yöntemler (Azimetler,
Kasemler) ve en önemlisi doğru niyet ve teslimiyetle kullanıldığında, maddi ve
manevi alemler arasında bir köprü kuran, ilahi güce ve yaratılış sırlarına
ulaşmada bir vasıta olarak görülen derin ve çok katmanlı bir ruhani
teknolojidir. Bu metinler, Yâsîn Sûresi'ni sadece bir güç kaynağı olarak
değil, aynı zamanda Kur'an'ın iki temel sûresini (Fatiha ve Yâsîn),
Esmâü'l-Hüsnâ'nın belirli setlerini, melekler hiyerarşisini ve onlara bağlı
hizmetkârları (Hadimler) katmanlı bir komut zincirinde birleştiren eksiksiz bir
ruhani işletim sistemi olarak sunmaktadır. Bu bağlamda sûrenin "Kur'an'ın
Kalbi" olması, sadece içerdiği mesajın öneminden değil, aynı zamanda bu
metinlere göre, varlık aleminin ruhani dolaşım sistemini harekete geçirme
potansiyelinden de kaynaklanmaktadır.
Bu dualar, yeminler ve zikirlerin temel amacı ve
yansıttığı ezoterik gelenek, kaynaklarda detaylı bir şekilde açıklanmaktadır.
Bu metinler genel olarak İslami ezoterik geleneklerin bir parçası olan Havas
İlmi (İlmü'r-Rûhâniyyât) olarak bilinen uygulamaları yansıtmaktadır.
Duaların ve
Yeminlerin Temel Amacı (The Fundamental Purpose)
Bu dualar ("Hizb", "Azimet",
"Davet" ve "Tasrif" olarak adlandırılan metinler),
genellikle Sure-i Yasin ve Sure-i Fatiha gibi Kur'an ayetlerinin ve
Allah'ın güzel isimlerinin (Esma-ül Hüsna) manevi güçlerini kullanarak belirli
hedeflere ulaşmayı amaçlar.
Temel amaçlar şunlardır:
- Mahlukatı Teshir ve Kalpleri Celbetme
(Subjugation and Attraction): Duaların en sık tekrar eden ve açıkça
belirtilen amacı, "Sana yemin ederim ki, Âdemoğullarının ve Havva
kızlarının tümünün kalplerini bana musahhar kıl (boyun
eğdir/yumuşat)" ifadesiyle insan kalplerini sevgi, merhamet ve
şefkatle çekmek ve yönlendirmektir. Bu, özellikle "Muhabbet, meveddet
ve şefkat" (sevgi, şefkat ve merhamet) yoluyla tüm yaratılmışları
boyunduruk altına almayı içerir.
- Hacetlerin Giderilmesi ve Muradın
Gerçekleşmesi: Uygulayıcı, Allah'tan belirli
ihtiyaçlarının (hacet) ve amaçlarının (maksûd ve murad) yerine
getirilmesini istemektedir. Bu dualarda, "Allah'ım, hacetimi gider
ve maksadım ile muradıma ulaştır" talepleri sıklıkla geçer.
- Rızık ve Kolaylık Sağlama: Dualar,
rızkın açılmasını, işlerin kolaylaştırılmasını ("her zor olanı
kolaylaştırmayı") ve iyi şans (hazz-ı cemil) bahşedilmesini talep
eder.
- Ruhanî Varlıkların (Melekler ve Hadimler)
Harekete Geçirilmesi: Metinler, Kur'an ayetlerinin veya Allah'ın
isimlerinin gücüyle belirli ruhanî varlıklara (Ruhanîler, Hadimler,
Melekler) yemin ederek (iksam) onlardan itaat ve yardım talep etmeyi
amaçlar. Bu ruhanî varlıklar, ayetlerin veya isimlerin hadimleri (huddam)
olarak anılır ve belirli görevleri yerine getirmeleri için çağrılır.
- Korunma ve Düşmanlara Karşı Destek: Dualar
aynı zamanda nefret, hile (keyd) ve düşmanların şerrinden korunmayı talep
eder.
- Gayb Erenlerinden Yardım İstemek:
Uygulayıcı, "Ricalü'l-Gayb" (Gayb Erenleri),
"Kutublar" (Aktâb), "Evtad" ve "Nukeba" gibi
manevi makam sahiplerine seslenerek, "Bana yardım edin (eğisuni)
ve bir bakışla (nazra) bana bakın, bana kuvvet verin" diye
yakarır.
Yansıtılan
Ezoterik Gelenek (The Esoteric Tradition Reflected)
Bu kaynaklardaki dualar ve yeminler, İslami
Theurgy (Ruhanî İlimler) veya Havas İlmi geleneğini yansıtmaktadır. Bu
gelenek, İslami mistisizm (Tasavvuf) ve manevi uygulamaların bir kolu olarak
kabul edilir ve harflerin, isimlerin ve Kur'an ayetlerinin gizli güçlerini
kullanmaya odaklanır.
Bu geleneğin göstergeleri şunlardır:
- Sure ve İsim Güçlerinin Kullanımı:
Özellikle Yasin Suresi ve Fatiha Suresi üzerine yoğunlaşan
metinler, bu surelerin "havassını" (özel manevi
faydalarını/güçlerini) kullanmayı amaçlar.
- Huddam (Hizmetkârlar) ve Müvekkil (Vekil
Tayin Edilmiş) Varlıkların Çağrılması: Dualar,
Allah'ın her isminin veya Kur'an'daki her ayetin belirli melekî veya
ruhanî varlıklar tarafından hizmet edildiği (huddam) inancına dayanır. Bu
hadimler, okunan isimler ve yeminler yoluyla çağrılır ve belirli görevlere
tayin edilirler. Bu, tipik bir İlmü'r-Rûhâniyyât uygulamasıdır.
- Semavi ve Melekî Hiyerarşiye Atıf:
Metinlerde Dört Büyük Meleğin (Cebrail, Mikail, İsrafil, Azrail) isimleri
anılır ve manevi âlemin üst düzey liderleri olan "Ricalü'l-Gayb"
(Gayb Erenleri) çağrılır.
- Süleyman'ın Mührü ve Ahdi: Cinler
ve şeytanlar üzerindeki hükümranlığıyla bilinen Hz. Süleyman bin Davud'un
ahdine (covenant) ve mührüne atıfta bulunulur. Bu, İslami uygulamalarda
ruhanî varlıkları kontrol etme ve bağlama ritüellerinin kökenini işaret
eden yaygın bir motiftir.
- Harflerin ve İsimlerin Ezoterik Kodları: Metinler
içerisinde Kur'an harflerinden türetildiği anlaşılan, ancak net bir anlamı
olmayan özel isimler (örneğin: kevacıl, kacığ, şlehvî,
kalkelboy, ma hem) ve harf kodlamaları (örneğin: abced,
evzeh, taykel) bulunmaktadır. Bu, İlmü'l-Huruf (Harf
İlmi) olarak bilinen ezoterik bir alt dalın parçasıdır.
Bu uygulamalar, bir tür manevi mıknatıs görevi
görerek (ferromanyetik maddelerin mıknatısı çekmesi benzetmesiyle) istenilen
manevi ve maddi amaçlara ulaşmak için ilahi isimlerin ve kutsal metinlerin
gücünü kullanma niyetini taşır.
Bu metinlerde belirtilen Allah'ın isimleri,
melekler ve hizmetkar ruhlar arasındaki hiyerarşi, temel olarak mutlak İlahi
otoriteden başlayıp, O'nun gücüyle görevlendirilmiş ruhani varlıklara doğru
inen bir emir komuta zinciri şeklinde tasvir edilmektedir.
Hiyerarşi, kaynaklarda geçen yeminler (aksimler)
ve davetler aracılığıyla şu şekilde özetlenebilir:
1. En Üst
Seviye: Mutlak İlahi Otorite ve İsimler
Hiyerarşinin en tepesinde, her şeyi kuşatan
kudretin kaynağı olan Allah'ın İsimleri (Esma'ül Hüsna) yer alır. Tüm
davetler ve yeminler, doğrudan Allah'ın varlığı, gücü ve kutsal isimleri
üzerine kuruludur.
- Hizmetkar ruhların ve meleklerin çağrılması ve itaat etmeye
zorlanması, Allah'ın gücü ve kudreti hakkı için (bi-hawli Allahi wa
quwwatihi) ve Allah'ın isimleri hakkı için (bi-haqqi Asma’illâh)
yapılır.
- Kullanılan bazı İlahi İsimler: Hayy, Kayyum, Şafi, Kafi, Hadi,
Latif, Baki; Rahman, Rahim, Ra'uf, Atuf, Celil, Cebbar; Malik-i
Yevmiddin; Sari', Karib, Mücib; Kadir, Muktedir, Latif,
Habir, Halık; Hakim, Alim, Allamul Guyub, Nur, Aliy; Kahir,
Aziz, Mü'min, Müheymin, Zahir, Kebir; Malik-ül Mülk, Zül Celali vel
İkram.
- Metinler, en yüce gücün Allah, Bir ve Tek (al-Ahad,
al-Wahid), ve kendisine eş ve benzer olmayan (Lem yelid ve lem yûled)
olduğunu vurgular.
2. İkinci
Seviye: Büyük Melekler ve Hükmeden Krallar (Mülûk)
Doğrudan İlahi güce tabi olan ve daha alt
seviyedeki ruhlar üzerinde hükümranlık yetkisine sahip olan melekler bu
seviyede bulunur.
- Büyük Melekler (Arş Melekleri): Cebrail
(Cibrā'īl), Mikail (Minkā'īl), İsrafil (Isrāfil) ve Azrail (Azrā'īl) gibi
melekler, ayetlerin veya İlahi İsimlerin hizmetkârları olarak anılır ve
emirleri yerine getirmeleri için çağrılır.
- Hükmeden Krallar (el-Melik el-Ghalib):
Metinlerde, Fatiha ve Yasin surelerinin her bir bölümüne veya İlahi
İsimlere atanmış ve hizmetkar ruhlar üzerinde otoritesi olan
"Hükmeden Kral"dan bahsedilir (örneğin, "el-Melik el-Ghalib
aleyküm emruhû..." – size hükmeden kral ki, onun emri...). Bu
kralların isimleri, genellikle Arap harflerinin veya mistik kodların
karşılığıdır:
- Ebced (ابجد)
- Zehmah (زحمه) veya Uzah
(أوزح)
- Taykal (طيكل)
- Men Sa' (من سع)
- Fasbir (فاصبر)
- Şet Sağtih (شت ثخ)
- Zagh Daghalahā Tīl
Makdihnahlī (ذغ ضغله ها الطيل المقضنحلي)
3. Üçüncü
Seviye: Hizmetkar Ruhlar
Hizmetkar ruhlar, Ruhaniyyah
(Ruhani/Göksel) ve Ardhiyyah (Arzi/Dünyevi) olmak üzere iki ana
kategoriye ayrılır ve genellikle bir ayetin veya İlahi İsimler grubunun
hizmetinde görev yaparlar. Bunlar, kendilerine hükmeden meleklerin veya
kralların yetkisi altında hareket ederler.
- Ruhani Ruhlar (al-Arwah al-Ruhaniyyah): Daha
yüksek spiritüel varlıklar olup, Yasin ve Fatiha sureleri okunurken
çağrılırlar. Bu ruhlar, genellikle "Qā'im" (Kāim) olarak anılan
ana ruhani varlıklar ve onların hizmetkârlarıdır.
- Arzi Ruhlar (al-Ardhiyyah): Dünyevi
işlerle ilgili görevleri olan, daha alt seviyedeki ruhlardır.
- Önemli Hizmetkar Ruhlar (Mülûk al-Ardiyyah):
- Müzhib (مذهب):
Fatiha’nın ilk ayetinin veya ilgili İlahi İsimlerin (Ya Hayyu Ya Kayyûm)
ruhani hizmetkarıdır.
- Murrah (مره): Rahman
ve Rahim’in ruhani hizmetkarıdır.
- Ahmer (أحمر): Malik-i
Yevmiddin ile ilgili hizmetkar ruhtur.
- Burqān (برقان): İyyake
Na'budu ve İyyake Nasta'în ile ilgili hizmetkar ruhtur.
- Şemhūreş (شمهورش):
İhdina's Sırata'l Mustakîm ile ilgili hizmetkar ruhtur.
- Ebyad (أبيض):
Rahmanir Rahim ile ilgili hizmetkar ruhtur.
- Meymun (ميمون): Gayril
Mağdûbi Aleyhim velâd Dâllîn ile ilgili hizmetkar ruhtur.
Bu hiyerarşide, en üstteki İlahi İsimler
mutlak kaynak ve emir yetkisine sahipken, Melekler ve Hükmeden Krallar
bu İlahi emri uygulayan ve yönlendiren üst düzey varlıklardır. Hizmetkar
Ruhlar (Ruhaniyyah ve Ardhiyyah) ise, hem İlahi İsimlerin hem de bu üst
düzey meleklerin yetkisi altında, belirli görevleri yerine getirmek üzere
çağrılan varlıklardır.
Benzetme: Bu sistemi, bir ordunun
yapısına benzetebiliriz: Allah'ın İsimleri (mutlak yasa ve egemenlik), Büyük
Melekler/Hükmeden Krallar (Başkomutanlar ve Generaller, İlahi yasayı
uygulamakla yetkilendirilmiş), ve Hizmetkar Ruhlar (Ruhani ve Arzi
birlikler, saha operasyonlarını gerçekleştirenler). En alttaki hizmetkar
ruhlar, yeminler yoluyla, üzerlerindeki Hükmeden Kral ve nihayetinde İlahi
İsimlerin gücüyle itaat etmeye zorlanırlar.
Sıkıntınız var, dileğiniz varsa hiç olmazsa temiz mekanda setri avretle, abdestli dinleyin. Rabbim emeğinizi zayii etmez...
...
"Ve ufevvidu emrî ilâllâh" ifadesi, Arapça kökenli bir cümledir ve Türkçe'ye "Ben işimi Allah'a havale ediyorum" veya "Ben işimi Allah'a bırakıyorum" şeklinde çevrilebilir. Bu ifade, Mümin Suresi'nin 44. ayetinde yer alır. Ayetin tamamı "Ve ufevvidu emrî ilâllâh, innallâhe basîrun bil ibâd" şeklinde olup, "Ben işimi Allah'a havale ediyorum. Şüphesiz Allah, kullarını görendir" anlamına gelir.
Bu ifade, kişinin işlerini, sorunlarını ve geleceğini Allah'a emanet etmesi, O'na güvenmesi ve O'nun takdirine razı olması anlamını taşır. "İnnallâhe basîrun bil ibâd" kısmı ise, Allah'ın kullarını her an görüp gözettiği, yaptıklarını bildiği ve onlara karşı adil davranacağı anlamına gelir.
Özetle, "Ve ufevvidu emrî ilâllâh" ifadesi, Allah'a tam bir teslimiyet ve güveni ifade eden güçlü bir dini ifadedir.
Not: Mp3 büyük olduğu için YİNEDE OYNAT a tıklayın.
Hizbu Havass-ı Sureti'l Fatiha ve Suret-i Yasin ve Ediyâihi
Hizbu hirzi Yâsîn fi’l-usbu cilt 3-54
Yorumlar
Yorum Gönder