Cinler, Arap inancına göre tanrının insandan
binlerce yıl önce sıcak çöl rüzgârından veya siyah ve dumansız ateşten
yarattığı varlıkların adıdır. İnanışa göre saydam buhar veya alevden bedenlere
sahip olan cinler şekil değiştirerek insan veya hayvan formunda görünebilir,
kendilerini büyütüp, küçültebilirler. Cinler iyi huylu ve güzel veya iğrenç
görünümlü ve kötü huylu olabilirler ki kötü cinlerin en güçlü ırkı İfritler
olarak adlandırılmaktadır. Uzun ömürlü olan cinler ölümsüz değildir, diğer
cinler, insanlar hatta kayan yıldızlar tarafından öldürülebilmektedirler.
Cinlerde tıpkı insanlar gibi yiyip içen birbirleriyle hatta insanlarla
evlenebilen varlıklar olarak tasvir edilmektedir ki insan-cin birlikteliğinden
doğan çocuklar her iki cinsin özelliklerini taşımaktadır.
Cinler, Fars
ve Türk mitolojisine göre İran’da yer alan Kaf Dağı’nın ardında Cinistan adlı
efsanevi bir ülkede yaşamakta, tıpkı insanlar gibi kadını, erkeği, Müslüman’ı,
Hıristiyan’ı, Kâfiri bulunmakta ve bir cin padişahı tarafından
yönetilmektedirler. Bununla birlikte cinler çöllerde, yer altında, terkedilmiş
evlerde, büyük ağaçların altında, su kenarları ve değirmenlerde de yaşadıkları
ya da eğlenmek için toplandıklarına dair sayısız öykü de bulunmaktadır. Ayrıca
Arap ülkelerinde kum fırtınalarını cinlerin yarattığına bu yaratıkların metalin
içinden geçemediklerine hatta demirden korktuklarına inanılmaktadır. İnanışa
göre cinlerden korunmak için onların yaşadığı ya da uğrak yeri olan yerlere
gitmemek, rastlaşma imkânı olan yerlerde bir iş görmeden önce ‘destur’ demek
gereklidir. Ayrıca çeşitli nazarlıkların yanı sıra Arabistan’da tawiz veya
azâim Anadolu’da muska veya hamayıl adı verilen içinde dinî ve büyüleyici bir
gücün saklı olduğu sanılan, taşıyanı, takanı veya sahip olanı zararlı
etkilerden koruyup iyilik getirdiğine inanılan bir nesne veya yazılı kâğıtlar
cinlerin kötülüklerinden korunmak için insanlarca taşınılmaktadır. Afrika’da
Svahili ve civarında kötü ruhları kovmak için bir kâğıt parçasına yazılarak
uygulanan büyü azima olarak bilinmektedir.
İslami Folklorda Cinler
İslam
inanışında ruh sahiplerine hükmeden 4 büyük cin vardır:
1.Doğu
Kralı Mazir, değerli taşlardan bir sarık giydiği söylenir.
2.Batı
Kralı Kamtam‘ın ateşten kefen giyen korkunç bir varlıktır.
3.Kuzeyin
Kralı ve denizin efendisi Taykal’ın sesi tüm engelleri ve duvarları
yakmaktadır.
4.Güney
Kralı’dır Kasur ise hareket ettiğinde tepeleri ve dağları
titretmekte, deprem oluşturabilmektedir.
Kur’an-ı
Kerim’deki bahsedilen İblis hariç 7 cin kral vardır. Bunların her biri haftanın
bir günü ve bir gezegen ile ilişkilendirilen bu cin krallar bir çeşit şeytan
olup, diğer cinleri de yönetmektedir.
El-Muzhib Pazar gününün hükümdarıdır. Güneş ile
ilişkilendirildiğinden, altın ve ipek renklerle süslenmiştir ve altın kral
adıyla da bilinmektedir. Yılan yemekte ve simya ustası olarak bilinmektedir.
Murah el-Abyad Pazartesi günüyle ilişkilendirilen Ay’ın
cin kralıdır. Huysuz eski bir hükümdar olup, gümüş ve beyaz giymektedir. Bazı
öykülerde şeytanın cazibesine yenik düşüp Tanrı’yı inkâr eden münzevi
Barşişa’yı bir kadını baştan çıkarıp, öldürten cin olarak bahsi geçmektedir. Bu
cin Cebrail tarafından sıkı gözetim altında tutulmaktadır.
El-Ehmar, Salı günüyle ilişkilendirilen Mars’ın cin
kralıdır. Rengi kırmızıdır ve güçlü bir kılıç kullanır. İnsanlara atanan ve
kişileri kişiyi kötü şeyler yapmaya sevk eden karin adlı cinlerin hükümdarıdır.
Barkan, Çarşamba günüyle ilişkilendirilen cin kralı ve
Merkür hükümdarıdır. Mavi renkle ilişkili olmasına rağmen, genellikle Kara Kral
olarak adlandırılır ve bir sihir öğretmenidir. Karnelyan taşından bir sarayda
yaşadığı söylenmektedir. Melek Mikail tarafından gözetim altında tutulmaktadır.
Şamhuriş, Perşembe günü ve Jüpiter gezegeni ile
ilişkilendirilmekteydi. Mağrip’te Müslüman dini liderler olan Marabutların
anlatısına göre duaları ekmek yoluyla emilebilen aziz benzeri bir figürdü. Bazı
anlatılarda Hz. Muhammed’e verilen karin olup, peygamber tarafından İslam’a
geçmesi sağlanmıştı. Şamhuriş’in oğlu Dahnaş’tan, Binbir Gece Masalları’nda İfrit olarak anılmaktadır.
Zavbah, Cuma günü ile ilişkilendirilen Venüs’ün cin
kralıdır. Rengi yeşil ve bakırdır. Kasırga gibi görünür. Kaderi tartışan
meleklere kulak misafiri olmaya çalıştığı söylenir ve Muhammed’in Kuran’ı
ezberden okuduğunu duyan cinlerden biridir.
Meymun, Cumartesi günü ile ilişkilendirilen Satürn’ün
cin kralıdır. Kanatlı cinlerden olup rengi siyahtır. Veba hastalığı ve
astroloji onunla ilgilidir. Binbir Gece Masalları’nda bahsi geçmektedir.
Cinlerin
sayısı yukarıdakilerle sınırlı değildir. Sonra insanlarla birlikte yaşayan
cinlerin kralı Tarişin ve Binbir gece Masalları’nda bahsi
geçen savaş ve intikamla özdeşleştirilen mavi cin Malik el Azrak bir
başka önemli cindir. Malik Getşanin, on binlerce hizmetçiyle Kaf
dağlarında yaşayan bir cin kralıdır. Yine Binbir Gece Masalları’nda bahsi geçen
Jann hükümdarı Muraş her biri dağ kadar büyük aslan, fil,
panter ve vaşak formunda dört kafaya sahip tasvir edilmiştir. Diğer dinlerle
ilişkilendirilen cinler de vardır: Naktas, Hindu cinlerinin kralı
kralı, Masidun Hıristiyan cinlerinin kralı, Tututaşin ise
Yahudi cinlerinin hükümdarıdır.
Pers devi
Aehma ve İbrani Ashmedai ile ilişkili olup, Kral Süleyman‘ın kimliğine bürünerek tahtını gasp etmeye
çalışan Sekhr ise bir başka cindir. Süleyman tarafından bir
kutuya mühürlenip cezaevine atılarak cezalandırılmıştır. Binbir Gece
Masalları’nda ‘Pirinç Şehrin Öyküsü’nde ‘mavi duman bulutu’ olarak bahsi geçmiş
ve serbest bırakılmıştır. Sekhr, bir başka hikaye Bulukiya’nın
Maceraları’nda ise mistik bir ada üzerinde hüküm süren cinlerin kralı olarak
anılmıştır.
Cin sultan
Fuktus, Kral Süleyman’a tüm cinlerin isimlerini öğrettiği için, hastalığa ve
hastalığa neden olan 70/72 cinleri yönetmektedir. Avrupa’da kara büyü kitabı
olarak tanınan Grimoire’de bu cinlerin muadilleri farklı isimlerle anılmıştır.
Karinah
kraliçesi Umm el-Subyan gibi insanları baştan çıkaran kadın
cinler de vardır. Umm el-Subyan, bebeklerde ani ölüme sebep olmaktadır.
İslam dininde
Cinler
Antik Sami
halkları ölmüş atalarının ruhlarının geceleri ortalıkta dolaşıp sabah ışığıyla
kaybolduğuna, kendilerini görünmez yapıp hayvan şekline giren bu ruhların
hastalık getirdiğine ve insanları delirttiğine inanıyorlardı. Araplar da ateşin
ruhu olarak adlandırdıkları cinlerin varlığına inanıyor hatta Kur’ân da Surat
(72. sure 28 ayet) suresinde cinlerden bahsediliyordu. İslam inancında cinler,
tabiatta var olan ve insanın hükmü altına girmemiş düşman olarak kalmış ruhları
temsil etmekte olup, Cahiliye Devri Arapları onlardan bazılarını Allah’la eş
tutarak tapınmış, yardım dilemiştir (es-Saffât, 37/158, el-En’âm, 6/128,
el-Cumua, 62/6). İslam inancına göre tıpkı insanlar gibi cinlere de
peygamberler gönderilmiştir:
“Ey cin ve
insan topluluğu; size, içinizden, ayetlerimi anlatan ve şu (korkunç haşr)
gününüzün geleceğini haber verip sizi korkutan peygamberler gelmedi mi?”
(el-En’âm, 6/130)
Cinler, İslam
dini açısından Mümin ve kâfir, cinsiyet açısından tıpkı insanlar gibi dişi ve
erkek olarak ikişer gruba ayrılabilirler. Onların da insanlar gibi genci
yaşlısı vardır ve Allah’a ibadet etmekle yükümlüdürler:
“Ben cinleri
ve insanları ancak ibadet etsinler diye yarattım” (ez-Zariyat, 51/56)
Cinler çeşitli
şekillere girebilir ve insanlar için imkânsız olan son derece ağır ve zor
işleri bile kolaylıkla becerebilir. Hz. Süleyman Belkıs’ın tahtını Yemen’den
Kudüs’e getirmek isteyince, bir cin, daha sen makamından kalkmadan ben sana onu
getiririm demiş, Hz. Süleyman cinleri ağır işlerde çalıştırmıştır:
“Süleyman’ın
önünde, Rabbi’nin izniyle iş gören bazı cinler de vardı. İçlerinden kim bizim
emrimizden ayrılıp saparsa ona çılgın azaptan tattırdık.” (Sebe, 34/12).
İnanışa göre
Şeytan’da başlangıçta bir cinken, kendisinin ateşten, Âdem’in topraktan
yaratıldığını ileri sürerek Hz. Âdem’e secde etmediği için Allah’ın rahmetinden
kovularak (el-Bakara, 2/24) kâfir olmuştur.
Arap
söylencelerinde cinlerin Marid, İfrit, Şeytan, Cin ve Can adlı 5 sınıftan
oluştuğundan bahsedilmiştir. Pers söylencelerinden ise Deva, Narah ve Piri adlı
cin gruplarının varlığı bilinmektedir.
Cin Öyküleri
Binbir Gece
Masallarından “Balıkçı ile Cin” ve “Alaaddin ile Sihirli Lambası” cin insan
ilişkilerini konu alan en ünlü cin öyküleridir. İlk öyküde bir balıkçı intikam
peşindeki tehlikeli bir cini şişesinden çıkarmışsa da yaptığı hatanın canına
mal olacağını anlayınca cinin bir şişeye girecek denli küçüleceğine
inanmadığını söyleyerek kandırdığı yaratığı tekrar şişeye hapsetmeyi
başarmıştır. İkinci öyküde ise yoksul Alaaddin’in bir kandilin içinde hapis
kalıp, kandilin sahibinin 3 dileğini yerine getirmekle görevli cinin sayesinde
refah ve mutlu bir hayata ulaşmasının öyküsü anlatılmaktadır.
Destur nedir?
Anadolu’da
cinlerin şerrinden kurtulmak ve bir topluluğun bulunduğu ortama girebilmek için
izin isteme sözü olarak ‘destur’ kelimesi kullanılmaktadır. Sokağa kirli su
dökülürken cinlerden korunmak için söylenen “Destur yâ ahd-i Süleyman!”
deyiminin kaynağı, cinlerin Süleyman’a verdikleri “senin adını anan kişiye
dokunmayacağız” sözüdür. (Ayrıca
CİN ÇALMASI
Cinlerin küçük
bebekleri çalarak kendi bebekleriyle değiştirmelerinin adı olup, bu durum
çocuğun çirkinliği ve büyüme güçlüğü çekmesiyle anlaşılır. Cin bebekler
İngiltere’de Changeling adıyla bilinmektedir. Cin Çalması
inancına Kelt mitolojisinin yanı sıra Türk, Çin ve Amerika yerlilerinin
efsanelerinde de rastlanmaktadır.
CİN TUTMASI
Anadolu’da
sara hastalığının cinler tarafından gerçekleştirildiğine inanıldığından için bu
adla bilinmektedir.
Kaynak: Özhan Öztürk. Dünya Mitolojisi. Nika Yayınları. Ankara, 2016
Yorumlar
Yorum Gönder